6 Haziran 2015 Cumartesi

Usta! Çek ordan bir Kuru!

Ben kalp kuru fasulye, hatta ben kalp en sevdiği yemek kuru fasulye olan insanlar ^^ 

Kuru fasulye sevmeyen insan iticiliği diye bir gerçek var bence, yani nebliiim bir insanın snobluk derecesini kuru fasulye sevip sevmemesinden ölçebilirsiniz. Bir insanın ne derece 'bizden', ne derece 'halk' olduğunu kuru fasulye sevgisi gösterir. 'En sevdiğim yemek sushi' iticiliği ile 'en sevdiğim yemek kuru fasulye' samimiyeti bir mi allaaaasen???? 

Emeeeen ne abartıyorsun canım, alt tarafı kuru fasulye demeyin, biz bekar halk çocuklarının (pis zenginleri de çok fena ezerim^^)  en çok özlemini çektiği yemeklerden biridir bana göre kuru fasulye, zira az yapılmıyor, az yapınca tadı olmuyor bence. Dışarda da öyle her yerde yemeyi sevmiyorum, bir çok lokantada genelde yağlı su içinde yüzen morarmış 3 fasulye tanesi koyuyorlar önünüze. Nasıl ki bekar hayatıma geri döndüğümden beri kavun karpuz hasreti çekiyorsam (yalnız yaşamıyorsanız an-la-ya-maz-sı-nız!) aynı şekilde kocaaaaaaaaaaa bir kış evimde tek bir defa kuru fasulye pişti, onda da bildiğiniz 'kuru fasulye partisi' verdim, tüm bekarları topladım da kuru fasulye yiyebildim/k. Yalnız övünmek gibi olsun, olsun tabii, tabii övüneyim, yaptığım güveçte kuru fasulye harbiden de orgazmikti, Üsküdar'dan nefis karışık turşu almıştım da, bir de Göksun çok şahane ev yapımı turşu getirmişti, Murat elinde sıcacık ekmekler kardan adam olarak teşrif etmişti ^^ Kışın en soğuk, en karlı, tipili günlerinden birinde deli dehşet bir fasulye yemiştik, Ayşe kız, ki aramızdaki fasulye sevmeyen zengin oydu ehi, o bile bayılmıştı hatta. Ee ben yaptım, bayılacak tabii, ya ne olacağıdı allaaa allaaa :))) 

Evet aslında bir çok insan gibi benim için de kuru fasulye tipik bir kış yemeğidir, havalar ısınmaya başladığı an kuru fasulyeye aşermem de biter ama işte geçen kış doyamadığım için belki de, yaz kış fark etmez her türlü gider der oldum. 

Ayın biri kilisesi'ne gittikten sonra Fatih'te bir arkadaşa çay içmeye uğramışken ve de öğle yemeğine de az kalmışken Kadınlar Pazarı/Büryan vs. Süleymaniye/Kuru Fasulye kapışmasında benim için kuru fasulye tabii ki ağır bastı ve böylece hem Süleymaniye Camiini nihayet gezebilme fırsatım oldu, hem de bi nebze de olsa kuru fasulye hasretimi giderdim. 

Şimdi efenm şahsen bol tereyağlı ve de etli çayeli  kuru fasulyesini (ispir) pek sevsem de (bi ara tarifini şaaaparım) genel olarak kuru fasulye pilav turşu üçlüsü benim için mutluluğun formülüdür, çok net.

                                               


Bir kuru fasulyeden beklentim nedir peki? güzel pişmesi, bol salçalı olması, suyunun helmelenmiş olması, içinde fasulye kabuklarının yüzmemesi. Tüm bu beklentilerimi Süleymaniye Kuru fasulyecileri karşılıyor işte. Ercincanlı Ali Baba'nın fasulyesi gerçekten enfes, tadı, tuzu, kıvamı, salçası her şeyi yerinde, tam anlamıyla evde pişmiş gibi, anne eli değmiş gibi. Beraberinde servis ettikleri acı kuru biber fasulyenin lezzetine lezzet katıyor, mis gibi tereyağ tadı aldığınız pilav tane tane, turşusu zaten nefis. Yani neblim yakın olsam vallahi haftada bir giderim herhalde, o derece de başarılı bana göre. Eskiden çok daha ucuzdu, ama artık kuru fasulye lüks tüketime girdiği için (ha gayret et fiyatını yakalayacak yakında) fiyatlara zam yapmış olmaları gayet normal. Hani ucuza karın doyurmalık bir yer değil artık ne yazık ki Süleymaniye kuru fasulyecileri, öğrenci işi hiç değil maalesef ve kuru fasulyenin 'bile' artık lüks olduğu bir dünyada yaşamak her ne kadar üzücü olsa da, gidilir, o fasulye için oralara gidilir, o para da verilir. (Yanlış anlaşılmasın, öyle çok büyük paralar vermedim de, kime göre neye göre işte)  


                                    


Bi de işte bir kabak tatlısı yapıyorlar burada, vay ki ne vay. Kabak tatlısını 30undan sonra sevmeye başladım, ondan önce benim için tek gerçek Adana usulü kabak tatlısı/reçeli/şekeri artık adına ne dersen ama işte o kirece yatırılmış çıtır çıtır kabaktı (hala da en sevdiğim odur, sadece bunu da seviyorum artık^^) ve böyle sonradan sevme bir insan olarak burada yapılan kabak tatlısı gerçekten çok başarılı. Yani sevdiğin adam mı Süleymaniye'de kabak tatlısı mı deseler, tamam sevdiğim adamdan vazgeçmem ama bir süreliğine unutabilirim ^^ o dursun bi kenarda, nebliim çok canı sıkılıyorsa gitsin 2 rekat namaz kılsın, ben şu tatlımı bi bitireyim, sonra onu yine severim, sıkıntı yok ^^ 

Bol tahinli, bol cevizli, çok hafif tarçın ve karanfil tadı aldığınız, şekeri fazla baymayan harika bir kabak tatlısı yapıyorlar, vallahi sırf o tatlı için bile gidilir oraya. 

                                                


Süleymaniye'ye gelince; ne diyebilirim ki.. Bir camii aynı anda zarafeti ve ihtişamı, kudreti ancak bu kadar yansıtabilir, ki zarafet kısmı kesinlikle Mimar Sinan'a, ihtişam/güç de yaptırana ait. Özetle; Muhteşem Süleyman'ın zarif camii. 




Süleymaniye Mimar Sinan'ın kalfalık eseri ise, ustalık eserini görmek için can atıyorum. 





Bana 3 vakte kadar Edirne yolları göründü arkadaşlar, hayyyttt bakalım^^


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder