9 Haziran 2015 Salı

Öyle bir gülüşü var ki..






Ay daha dün kabak dolması tarifi verdiğim bir bloga bugün aşk meşk yazmak da neee kadaaaar mantıklı, ne kadaaar tutarlı anlatamam. Ama mantığın bende işi ne? Jale'lik mantıksızlığı, tutarsızlığı, dengesizliği gerektirir, Jale olmak böyle bir şey. Dün kabağı nasıl doldurduğunu anlatırsın, bugün için dolmuştur, çünkü kafamın içindeki sesler canım.. 



Sevdiğim bir adam var malum, Elif'e göre şuursuzca sevdiğim, diğerlerine göre de öyle de, onlar ses etmiyor fazla. Murat 'ben sevme desem de seveceksin nasılsa' diyor sadece, sonra da küfür ediyor. Onlara göre anlamsız, şuursuz, bana göre gayet olması gerektiği gibi, dozunda, abartmadan, yani işte ben ve abartmamak ne derece mümkünse, özetle ben gibi sevdiğim ve gerçekten ben gibi sevdiğim, kendimim gibi sevdiğim biri var. 


Geçen yine birine -hiç tanımadığım birine- ve hayır şarhoş değildim, ne kadar çok sevdiğimden bahsediyordum da, çünkü bunu herkes bilmeli, benim ne kadar aşık olduğumu değil, onun ne kadar güzel bir maşuk olduğunu bilmeli herkes. Hem keramet benim sevmemde değil zaten, ben sevmezsem başkası sevecek, çünkü bazı insanlar sevilmek için varlar işte, onlar o kadar güzel ki, bu dünyaya sadece sevilmek için gelmişler, çok sevilmek için.. benim gibilerin bu dünyadaki misyonu da sevmek, çok sevmek.. neyse. İşte anlatıyorum ve kelimelerim hep ödünç, yani bir kısmı, çünkü yapılmışı var, bu kadar güzel sözler varken ben yeni bir şeyler üretmeye üşeniyorum, zaten daha güzel olamaz, yani 'seni tanıdığımdan beri bir gemi geçiyor içimden, hep ama'dan daha güzel tanımlanamaz ki aşk bence, neden uğraşayım ki.. neyse onu ödünç almadım bu sefer, leyla ile mecnun repliklerinden birine kondum, 'abi öyle bir gülüşü var ki, yüreğime soba kuruluyor' dedim, ve Elif'in bahsettiği ama tam hatırlayamadığı bir tweet var, böyle yarım yamalak kendimce düzenledim aslını hiç okumadığım tweeti, abi dedim o gülüyor, ben yüzüne karşı ayet-el kürsi okuyorum. Yani evet bunu başka biri benden önce çok daha güzel kelimelerle ifade etmiş olabilir ama vallahi ben de yüzüne karşı bildiğim bütün nazar dualarını okuyorum ve onu o kadar çok seviyorum ki, bugüne kadar hiç anne olmayı düşünmedim, hiç çocuk doğurmak istemedim, ama o adamı sevmeye başladığımdan beri, eğer anne olacaksam, o zaman bu adamın çocuğunun annesi olmalıyım, eğer bir çocuk doğuracaksam bu onun çocuğu olmalı diye düşünüyorum dedim (bak bunu kimseden ödünç almadım mesela) Dua ediyorum abi dedim, her gün dua ediyorum.. Daha bir çok şey söyledim de işte, anladı mı bilmiyorum, anlamasa da önemli değil. Ben de bazen kendimi anlamıyorum. Sonra benim kafamda tam da bunlar dolaşırken, onun yüreğimi ısıtan gülüşünü, dünyayı daha yaşanır kılan gülüşünü düşünürken, bugün kelimeler albayım yazdı; 'bir gülüşü var sanırsın içimin barajları yıkılmış, umut sel olmuş. kimseye zarar vermeyen bir selmiş umut.' ohaaa yani bunu ödünç almayayım da ne yapayım?? sadece bu değil tabii ki, bir de şu var 'bir gülüşü var sanırsın saatler geriye alınmış, epey geriye. çocukluğuma beş kalmış.' son kısmını sevmedim yazısının ama, sandığınla kalırsın falan, yok öyle bir şey. orada duruyor işte, o gülüyor benim içimde bayram sevinci. Sandığıma sahip çıkıyorum hem ben. 

sonra, sonrasını boşverin.. bir 'emanet' cümle ile bitireyim; yani bazen karşımda öyle bir beliriyor ki, aman Allah'ım bir insan ancak bu kadar belirebilir :)) 

bir insan ancak bu kadar sevilebilir..

öyle işte.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder