16 Haziran 2015 Salı

Kahwet Fairuz














Bir sonraki yazım İtalya dönüşü olur diyordum ama, o kadar tatlı bir mekan keşfettim ki, sıcağı sıcağına yazmasam olmaz. Ben değil Özge keşfetti aslında, 1-2 haftadır bahsedip duruyordu, dün çok spontane bir kararla akşam oraya gittik. Fotoğraf çekmeye doyamadım! Burası Nişantaşı'nda daha çok yeni ve lübnan mutfağı ağırlıklı (ama daha farklı lezzetler de bulabileceğiniz) bir cafe/restoran. Eski 'Limonata'nın yerine açılan ve İzzet Çapa imzası taşıyan mekan dekoru ile baş döndürüyor. Her yer rengarenk, cıvılcıvıl, daha girer girmez müthiş bir renk ve aslında kitsch patlaması yaşatıyor size, ayrıntılar şahane, nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz. Müzikler arap dünyasından ama rahatsız etmiyor, bahçe kat çok ferah, rahat rahat sohbet edebileceğiniz sakinlikte. Duvarlarda gördüğüm Ümmü Gülsüm fotoğrafları ayrıca gülümsetti, Allah'ım benim Ümmü Gülsüm seven bir sevgilim vardı! hayır onun Ümmü Gülsüm sevmesinde bi sıkıntı yok da, benim onu mutlu etmek adına ayy neyse konu o değil, ama hatırlamak hoş oldu. 

Bugün Yelp'e mekan değerlendirmesi yazarken biraz araştırayım dedim de, İzzet Çapa mekanı olduğunu öyle öğrendim ve taşlar yerine oturdu tabii. Bu kadar profesyonel bir dekorun arkasında elbette bir marka olmalıydı. İzzet Çapa ayrıca 'Konsolos İstanbul' adında, Tepebaşı'nda bir Fine Dining Restoranı açmış, fotograflara bayıldım, en kısa zamanda oraya da gitmeyi planlıyorum. 



Gelelim Kahwet Fairuz'a; Burası Beyrut'un meşhur Kahwet Leila'sının İzzet Çapa uyarlaması bence. Kahwet Leila'nın renk ve kitsch patlaması yaşamış hali de diyebiliriz, ama kesinlikle oranın esintilerini taşıyor, adını duyduğunuzda da ilk aklınıza gelen Kahwet Leila oluyor zaten (gittiğimden değil de, biliyoruz işte^^) Yemekler ve sunumları çok başarılı. Macaroni-Cheese arap mutfağını ağır bulanlar için çok güzel bir alternatif, sosunda muskat kullanmaları lezzetini arttırmış, pek beğendim.  Ayrıca mekanda salata, sandviç, pizza ve pide çeşitleri de mevcut, her şey arap mutfağından seçmece değil yani. 


Benim denediğim 'habibi kebap' bildiğimiz beyti sarma aslında. köftesi(kebap demem ona, üzgünüm), lavaşı, yoğurt sosu her şeyi olması gerektiği gibi ve çok lezzetliydi. Daha iyisini tabii ki bazı kebapçılarda yiyebilirsiniz evet, ama çok daha kötü örnekleri ile de karşılaştım. Yan masalarda gördüğümüz -muhtelemelen Tavuk şiş- sunumu çok hoş, sırf o sunumundan dolayı mekanda en çok sipariş alan yemek olabilir. Özge'nin daha önce denediği ve cafenin spesiyallerinden biri olan çömlekte vişneli köfte nefismiş, bir sonraki gidişimizde onu deneyeceğim. Porsiyonlar büyük, fazlasıyla doyurucu. Bazı yemek isimleri gülümsetiyor; 'little little in the mittle kebap', ya da 'hepsi senin mi tavuk kardeş' ve 'fes başıma' gibi. Önden getirdikleri sıcak pide ve nar ekşili muhammara enfesti. Yediğim en farklı ve başarılı muhammara diyebilirim, nar ekşisi çok yakışmış, kesinlikle evde denenmeli. Aklım humusta kaldı, onu da denemek istiyorum. 









Elmalı salatalıklı Limonataya bayıldım. Elma zaten limonataya çok yakışıyor da, o hafif salatalık tadı ve aroması da inanılmaz fresh bir tat katmış, gerçekten çok lezzetliydi. 

































Tek beğenmediğim tatlı oldu, o da onca şahane çeşit arasında kararsız kaldığım için kendi seçimimin kurbanı oldum biraz. Fairuz Cup bana göre çok başarısız bir tatlı, 17tl fiyatı ile de gereksiz pahalı diyebilirim. Onca çeşit arasında gidip en kötüsünü seçmiş olmam da jalelikten başka bir şey değil zaten. Garsonlar çok ilgili ve çok güleryüzlü, servis çok hızlı. Farklı tatlarda kahve, çay ve alkolsüz içeceklerin yanı sıra çok güzel Şarap seçenekleri de bulunuyor. Fiyatlar Nişantaşı. 


Nişantaşı'nda gidebileceğimiz yeni bir mekan daha oldu böylece. Ay ben zaten neden o taraflara taşınmıyorum bi bilsem. Haftanın en az 3 günü kalkıp Küçükyalı'dan Nişantaşı'na kahve içmeye, ekmek almaya!, kuaföre, yemek yemeye gidiyorum, mantıksızlıktan ve daha da önemlisi kokoşluktan ölücem, evet. Hem Ahmet Hakan'a komşu olsam, onunla Teşvikiye House Cafe'ye oturup gelenin geçenin dedikodusunu yapsak, nebliiim Orhan Pamuk geçerken 'hıh' diyip başımızı çevirsek falan, ayyy çok eğlenceli olur bence. 





Ben de Nişantaşı kızı olayım, beni de alsınlar aralarına, ne var sanki? ^^ 

(almadılar)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder