2 Haziran 2015 Salı

Hatay Meyhanesi



Rakı ile olan ilişkim pek bir tuhaf benim. Aslında sevdiğim herkes ve her şeye yaklaşımım pek bi tuhaf. Sevdiğim bir insan da olsa, bir içki de -başka bir tanımı yok üzgünüm- gerçekten suyunu çıkarana kadar tüketiyorum o ilişkiyi, içkiyi, duyguyu. Elif benim insan sevmelerime 'şuursuzca sevmek' diyor, bana göre dipsoman olmak bunu gerektiriyor ve dipsomani bence sadece Alkol ile sınırlı değil, olmamalı. 


Ve rakı adabı falan filan zerre umurumda değil de, bir insanı bence en iyi rakı içerken tanıyorsunuz, bir insanın davranışları rakı öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılıyor ve bu alkol öncesi ve sonrası hallerinden çok farklı, çok daha çabuk değişebiliyor zira karşınızdaki insan. O yüzden de flört ettiğiniz kişi ile rakı içmek önemli, gerçi ben arkadaşlık ilişkilerimi de rakı sonrası tekrar gözden geçirme gereği hissetmişimdir bir çok defa. Herkesle içmem, özellikle kadınlarla içmekten pek hoşlanmam. Rakı içmeyi sevdiğim kadın sayısı azdır, birlikte rakı içebileceğim kadınların yeri ayrıdır. Şununla içilmez, bununla aynı masaya oturulmaz muhabbetlerinden ve bu konuda uzun uzun listeler hazırlayan insanlardan da hiç hoşlanmam, asıl bu kadar bıkbıklanan insanlarla içilmez bence. Alkollüyken muhabbeti ve dahi saçmalamaları çekilen her insanla içilir, alkollüyken muhabbetinizi ve dahi saçmalamalarınızı çekebilen her insanla içilir, benim tek kuralım budur. 


Rakı içmeyi sevdiğim kadınlardan biri de Zeynep. Uzun süredir bi akşam çıkalım diyorduk, cuma pek şahane denk geldi, mekan seçimini bana bıraktı, ee ben de Bostancı Hatay Restaurant'a çok uzun zamandır -takriben 2-2.5 sene kadar bir süreden bahsediyorum- gitmek istiyordum, orası olsun madem dedim. Hatay Restaurant 'Cemal Süreya Meyhanesi' olarak anıldığı için beklentim maksimum seviyede idi. Mekanın ambiyansı gerçekten çok hoş, duvarlarda şiirler, makaleler, fotograflar, rustik bir dekor. O açıdan çok sevdim. Garsonlar ki hepsi 'emektar', bu işi yıllardır yapmanın vermiş olduğu profesyonelik her hallerinden belli oluyor, mesafeli, güler yüzlü, işini çok düzgün yapan insanlar. Onları da çok sevdim. Müzik usul usul ve kesinlikle rahatsız etmiyor, işte bunlar hep gönlümüzü fetheden hareketler. Ve Hatay Restaurant tam bir müdavim mekanı, Müşteri yaş ortalaması 60+, o bizim sadece lafta bıraktığımız rakı içme/meyhane adabından fazlaca nasibini almış insanlardan bahsediyorum, bunu gerçekten içselleştirmiş insanlardan. Buna da bayıldım. Yani 60 küsür yaşında olup da hala 'bilmem nerede kopmaca' sığlığında yaşayan insanları, şuh kahkahaları, çevreye rahatsızlık veren gereksizleri vs. burada bulamazsınız. Hep uzak olsunlar lütfen. 





Gelelim Mezelere; mezeler vasat, net. Artık nasıl bir beklenti ile gittim bilmiyorum ama lezzet açısından hayal kırıklığına uğradım az biraz. Deniz börülcesi ok, etli çiğköfte ok, roka salatası ok, sürk salatası (bir meze olarak onu seçmiş olmam tamamen sürke hasta oluşumdan) ok, patlıcan ezme çok iyi, peynir lezzetli. Yani seçtiğimiz mezelerden hiçbiri kötü değil ama patlıcan hariç hiçbiri de öyle aman aman değil, hadi bundan bir daha söyleyelim değil, parmak ve dahi tabak yalamalık değil ve meze seçenekleri arasında 'aa bu farklıymış, bunu deneyelim' diyebileceğim bir şey de yoktu, olsa neden kahvaltı soframdan zaten eksik olmayan sürkü seçeyim allaaaasen? 




Ara sıcaklar; heh işte burada iş değişiyor. Daha önce de zaten buranın pastırmalı humus ve yaprak ciğerinin ününü duymuştum, ee bu durumda o ikisini ve karides güveç söyledik, şahsen aklım işkembe kızartmada kaldı. Daha geçen gün 'ben istanbul'da doğru dürüst humus yiyemicem herhalde' diye söyleniyordum, aradığım humus Hatay Restaurant'ta yapılıyormuş efenm. Nohut unu kullanan bir çok işletmenin aksine nohuttan yapılıyor, aradaki farkı hemen anlıyorsunuz zaten, kıvamı, tadı, sarımsağı, tahini, her şeyi gayet yerinde, kelimenin tam anlamı ile tabağı sıyırdık, son lokma için birbirimize girecektik, neyse ki tek çocuk olmama rağmen paylaşmacı bir ruhum var da kavgadan döndük son anda^^


Ciğer, ah o ciğer, Zeynep sevmediği için yarım porsiyon söyledik, hepsini ben yedim. Bir daha yolum düşerse, ki düşer, tam porsiyon söyleyip yine hepsini ben bizzat kendim tek başıma yemeyi planlıyorum ^^ ciğer seviyorsanız bu lezzeti kaçırmayın, sevmiyorsanız da bu lezzete bir şans verin, en geç burada yedikten sonra seveceksiniz bence. Harika, şahane, nefis, enfes! daha ne diyebilirim ki, gerçekten çok ama çok başarılı, yumuşacık bir yaprak ciğer yapıyorlar, denemeden geçmeyin. Karidesten önce; 

Reklamlar


Ciğeri üç farklı şekilde hazırlayan ve bu konuda gerçekten efsane olan üç farklı meyhane bulmuş olmam da bir ciğer delisi olan benim için ayrı bir şans tabii. Eğer hayatınızın en lezzetli ciğer yahnisini yemek istiyorsanız, Bostancı Ömer'in Yeri'ne mutlaka gidin, yok ben ciğer tava seviyorum diyorsanız onun tek adresi Birtat Meyhanesi, yaprak ciğer olsun derseniz de Hatay Restaurant'ın üstüne yer yoktur gibime geliyor. Ciğer kebabına gelince; onu Diyarbakır'da yiyerek zirvede bıraktım, İstanbul'da o lezzetin peşine düşmek anlamsız olur bence ^^

Reklamlar

Karides güveç de güzeldi, Zeynep beğendi, ben denemedim, ciğerin yanında benim için hiçbir albenisi yoktu, olamazdı^^

bunlar bizim için yeterli oldu, sıcaklara geçemedik, rakımız bitti, mekan zaten erken kapatıyor derken, ki evet işletme açısından 'bizim de bir hayatımız var' politikası güderek erken kapatmak çok güzel, bildiğim kadarı ile pazar günleri de tamamen kapalı, fi tarihinde bir pazar gitmeye niyet edip kapısından dönmüşlüğüm var, ama tabii müşteri açısından 23:30 -gerçi bizim kalkmamız 12yi buldu- az biraz erken bir saat aslında, neyse rakı, meze, muhabbet, hizmet, ambiyans açısından gayet doyuma ulaşmış bir biçimde kalktık. 


Fiyatlara gelince; yaaaaaaaaaaaani, normal gibi de, ama ortalamanın üstü gibi..

Yine gidilir mi? Ben sevdim valla. Mezeler çok şahane olmasa da totale baktığımda pek de memnun ayrıldığım bir yer oldu. Yine giderim, bu sefer inşallaaaaaa sevgili ile giderim ve hatta Cemal Süreya seven, onun şiirlerini okuyan bir sevgili olursa ne şahane olur ^^ (message delivery failed dafgadsgadfgafd) 






"Meyhanemizin en lezzetli mezesi yaprak ciğer
keşke yalnız bunun için sevseydim seni" ^^




Bu kafa ile ertesi gün kendimi miting meydanlarında buldum efenm..



to be continued....




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder